32,2053$% -0.22
35,1156€% -0.22
41,0337£% -0.05
2.498,17%1,32
4.035,00%1,11
2162501฿%1.11328
Su uzmanı Prof. Dr. Yusuf Demir, “Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü” vesilesiyle yaptığı açıklamada, Türkiye’nin yaklaşık dörtte birinin yüksek çölleşme riski altında olduğunu belirtti. Akdeniz havzasının, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgeler arasında olduğuna dikkat çeken Demir, çölleşmeyle mücadele için tüm kesimlerin birlikte çalışması gerektiğini vurguladı.
OMÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nin 17 Haziran 1994 tarihinde kabul edilmesiyle her yıl bu tarihin “Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü” olarak kutlandığını hatırlattı. Türkiye’de ve dünyada çölleşmeyle mücadelenin önemine dikkat çekmek amacıyla “Çölleşme ve Kuraklık Günü” etkinliklerinin düzenlendiğini belirten Demir, bu yılki etkinliklerin “Kuraklıktan Beraberce Çıkmak” temasıyla kutlandığını ifade etti. Tarımsal üretimin topraktan yüzde 95 oranında karşılandığını belirten Demir, insanların bu değerin kıymetini tam olarak bilmediğini ve koruyamadığını söyledi. Türkiye’nin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 80’inin tarım ve orman alanlarından oluştuğunu hatırlatan Demir, ülkemizin kurak bir coğrafyada bulunduğunu ve çölleşme riskinin yüksek olduğunu vurguladı. Türkiye’nin içinde bulunduğu Akdeniz Havzası’nın ise iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgeler arasında yer aldığını belirtti.
Prof. Dr. Demir, Türkiye’deki arazilerin yüzde 47’sinin çölleşme riski altında olduğunu söyledi. Çölleşmenin sessiz bir felaket olduğunu ve arazi tahribatı ile kuraklıkla etkin mücadele etmenin dünyanın en önemli görevlerinden biri olduğunu belirten Demir, erozyonun bu durumun ana nedeni olduğunu ifade etti. Türkiye’de yıllık 640 milyon ton toprağın kaybolduğunu dile getiren Demir, toprak kaybının verimsizliği artırdığını ve tarım için sürekli kimyasal gübre kullanımını gerektirdiğini belirtti. Bu durumun toprağ.
“Dijital Ortamda Değil, Sosyal Ortamda Oyunlar Oynayın”