popüler casino siteleri ofis taşıma parça eşya taşıma evden eve nakliyat nakliyat deneme bonusu istanbul ev taşıma cappadocia green tour pronetnakliyat.com istanbul evden eve nakliyat bahis siteleri bahis siteleri güvenilir casino siteleri
DOLAR

32,5712$% 0.06

EURO

35,0306% 0.44

STERLİN

40,6602£% 0.15

GRAM ALTIN

2.423,67%0,04

ÇEYREK ALTIN

4.057,00%0,15

BİTCOİN

2092425฿%-3.73713

Öğle Vakti a 13:07
İstanbul HAFİF YAĞMUR 18°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Sevenlerine müjde! Genç yazar Beyza Alkoç yeni kitabının detaylarını paylaştı

Çocukluğundan beri hikayeler anlatan ve büyüdükçe onları kaleme almaya başlayarak romanlarını yazmaya başlayan başarılı yazar Beyza Alkoç ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşimizde Beyza Alkoç’un gelecek planlarından, sinema filmi projesine uyarlanmakta olan 3391 kilometre kitabından ve daha fazlasından söz ettik.

Genç ve Çağdaş Türk edebiyatının başarılı yazarlarından Beyza Alkoç 15 Şubat 1996 yılında doğdu, üniversitede İngiliz Dili ve Edebiyatı eğitimi aldı.  Genç kurgu, romantik ve bilim-kurgu türlerinde eserler veren genç yazar ses getiren romanlarıyla adından sıkça söz ettiriyor. Online bir kitap formunda yazılarını paylaşırken dikkatleri üstüne çeken Alkoç kariyerine Türkiye’nin en iyi ve en çok satan yazarlarından biri olarak devam ediyor. Küçük yaşlardan beri romanlar, senaryolar ve tiyatro oyunları yazan Beyza Alkoç ilk kitabını 2015 yılında “Sınır” kitabını yayınlamıştır. İlk kitabını yayınladığı günden itibaretn büyük kitlelere ulaşan Alkoç kariyerinin devamında Sınır kitabının devam serisi olan Sınırsız, Kar Tanesi, Kar Küresi, Karantina Serisi, No. 26, Asansör, 3391 Kilometre, 0 Kilometre, Daire 7, Kalp Muhafızı ve Enkaz Altındakiler gibi kitaplar çıkardı.

Beyza Alkoçlarla yaptığımız söyleşimizin detaylarına içeriğimizden ulaşabilirsiniz.

Öncelikle hoş geldiniz, Beyza Hanım nasılsınız?

Hoş buldum, iyiyim, siz nasılsınız?

Biz de çok iyiyiz. Öncelikle söyleşi teklifimizi geri çevirmediğiniz ve vakit ayırdığınız için çok teşekkürler. İsterseniz ilk sorumuzla başlayalım;

Çocukluğunuzdan beri yaratıcı, hikayelere ve kitaplara bağlı olduğunuz hikayeler yazdığınız biliniyor. Peki yazarlık kariyerinize nasıl başladınız? Sizi yazmaya iten ne oldu?

Yazarlık kariyerime başlamam ilkokul dönemimde katıldığım öykü yarışmalarıyla oldu aslında. Aldığım birçok ödülün beni motive etmesiyle ve yazı yazmayı öğrendiğim ilk günden beri içimde var olduğunu fark ettiğim yazma aşkıyla kurgu romanlar ve tiyatro oyunları yazmaya başladım. Kendimi bildim bileli yazıyorum diyebilirim.

İlk romanınız yayınlandığında 18 yaşındaydınız, ilk kitabınız Sınır’ı elinize aldığınızda neler hissettiniz?

Sınır’ı yazdığımda henüz 14-15 yaşlarındaydım, ilk hikayelerimden biriydi, şimdi baktığımda yazarken bile ne kadar heyecanlı ve ne kadar acemi olduğumu görebiliyorum. Ebeveynlerin yaşadıkları ilk anne-babalık deneyimi gibi aslında. Hem aşırı heyecanlıydım hem de çok endişeliydim ama satırlarımın bir kitaba dönüşmesi ve onu ellerimde tutuyor olmam çok büyük bir mutluluktu.

Çocukluğunuzdan beri yaratıcı ve üretkenmişsiniz. Peki ilk romanınızı oluştururken yazımdan yayınlanma sürecine kadar neler yaşadınız, sizin için zorlu süreçler miydi?

O zamanlar her şey daha kolaydı aslında. Söylediğim gibi, yaşım çok küçüktü ve beni zorlayan tek şey dindiremediğim heyecanımdı. Her şeyiyle çok heyecanlı, çok acemice ve çok heyecanlı bir süreçti.

İlk kitabınız çıktığında gençtiniz ve kalabalık bir okuyucu kitlesine hitap ediyordunuz, üzerinizde bir baskı hissettiniz mi?

Baskıdan çok kalabalık bir ailem varmış gibi hissediyordum, üzerimde bunun getirdiği bir güvende olma hissiyatı vardı ama yer yer baskı hissettiğim zor zamanlardan da geçtim. Hala geçiyorum.

Kalabalık bir okur ve hayran kitleniz var. Her kitabınızı ilgiyle takip ediyor ve bir sonrakini bekliyorlar. Yazmaya başlarken romanınızın bu kadar geniş kitlelere ulaşacağını tahmin etmiş miydiniz?

Kesinlikle tahmin etmiyordum. Zaten hikayelerimi önce sosyal medyada, forumlarda, bloglarda yazdım ve aylar boyunca iki üç kişilik bir okur kitlesine yazdım, onlarla yorumlaştım, mesajlaştım… Sonra yüzlerce olduk, sonra on binlerce ve şimdi yüz binlerce okurum var. Bu çok da tahmin edilebilir bir süreç değildi.

Roman yazmak, sürekli yeni ürün ortaya çıkarmak yorucu bir süreç olmalı. Romanlarınızı yazarken tıkandığınız oldu mu? Böyle anlarla nasıl baş ediyorsunuz?

Yazmak gerçekten de ilhamla çalışan bir eylem. Hayatınızdaki pürüzler, olumlu ve olumsuz tüm gelişmeler yazma rutininizi de etkiliyor ve tam on yıldır romanları basılan biri olarak bu süreçlerden çok kez geçtim. Bu gibi dönemlerde kendimi yazmaya zorlamıyorum, ilham toplamaya çalışıyorum. Seyahat ediyor, müzik dinliyor, dizi-film izliyor, kitap okuyorum. Bir nevi yakıtı biten bir arabaya yakıt almak gibi… Kendimi besliyorum.

Yarıda bıraktığınız veya yazmaktan vazgeçtiğiniz bir kitabınız oldu mu?

Elbette oldu. Nasıl ki bazen bazı ilişkilerde iki insanın enerjisi bir türlü tutmuyor, bazı kurgular ve yazarları arasındaki enerjinin tutmadığı da oluyor. Bu şekilde yarım bırakmak zorunda kaldığım birkaç hikayem oldu. Fakat nasıl ki bir dönem enerjisi tutmayan iki insan yıllar sonraki olgunluk dönemlerinden bir araya gelebiliyor, yarım bırakılan kurgular ve yazarlar da tamamlanmak için tekrar bir araya gelebiliyor.

Sizi yazmak ile ilgili zorlayan şeyler var mı varsa nelerdir?

Zaman zaman tekrara düştüğün olabiliyor, çok etkisinde kaldığın eski bir kurgunun enerjisini üzerinden atamayabiliyorsun veya dönem dönem özgüven problemleri yaşadığın ve yazıp yazıp sildiğin olabiliyor. Beni bu zamana kadar en çok zorlayan şeyler bunlar oldu sanırım.

İlk kitabınızı yazmanızın üzerinden 8 yıl geçmiş, bu zaman diliminde sizde eserleriniz de değişti. Geriye dönüp baktığınızda kitaplarınızda değiştirmek istediğiniz veya pişman olduğunuz bir şey var mı?

İlk kitabım yayımlandığında ben 18 yaşındaydım. Şimdi 26 yaşındayım. Bu süreçte büyüdüm, olgunlaştım ve geriye dönüp baktığımda ilk kurgularımla ilgili beni mutsuz eden detaylar elbette ki var. Hatta hala zaman buldukça eski kurgularımı açıp okuyor, editörüme “Burayı değiştirelim mi?” minvalinde e-postalar gönderiyorum. İlk kitabımı ve son kitabımı art arda okusanız bambaşka iki kişinin yazdığını düşünürsünüz muhtemelen. 18 çok kritik bir yaş, tam olarak bir değişim dönüşüm yaşı. Belki 40 ve 48 bu kadar farklı yaşlar değil ama bana kalırsa 18 ve 26 arasında kesinlikle dağlar kadar fark var…

Eminim romanlarınızın hepsi sizin için değerli ve özeldir fakat romanlarınızın arasında bir favoriniz, aralarında sizin için ayrı bir yere sahip olan var mı?

Buna kesinlikle bir yanıt bulamam. Hepsinin yeri kalbimde eşit fakat Karantina benim genç kurgu romanlarına giriş kitabım oldu, o yönüyle benim için bir milat oldu diyebilirim.

Sürekli yeni şeyler üretmek zor olmalı. Siz yeni bir kitabın yazımına nasıl başlıyorsunuz? Ön hazırlık süreci nasıl oluyor? Yazım süreci nasıl işliyor?

Önce düşlüyorum. Kurguyu yavaş yavaş kafamın içinde hayaller kurarak şekillendirdikten sonra karakterleri hayal ediyorum. Oturup tek tek hem fiziksel hem de karakteristik özelliklerini yazıyorum, bir soy ağacı çıkarıyorum. Sonra hikâyeyi bir zaman çizelgesine yerleştiriyorum, bölümlerin özetlerini çıkarıyorum. Yazma kısmına bunlardan sonra geçiyorum ve aslında bakarsanız bir romanın en zor kısmının baştaki ön hazırlık kısmı olduğunu düşünüyorum. Yazmaya başladıktan sonra akıp gidiyor…

Siz ne tarz kitaplar okursunuz? Hangi yazarları okursunuz?

Ben çok çeşitli bir kitap zevkine sahibim sanırım. Çizgi roman okumak hayattaki en büyük hobilerimden biri, onun dışında gizem temalı romanlar okumayı çok seviyorum. Agatha Christie ve Harlan Coben favorilerim olabilir. Fakat aynı zamanda kişisel gelişim okumayı da çok severim, Don Miguel Ruiz’in tüm kitaplarını defalarca kez okumuşumdur. Stephenie Meyer’in Alacakaranlık serisi hayatımda okuduğum ilk roman serisiydi ve o dönem çok büyük bir Alacakaranlık hayranıydım, sonra Açlık Oyunları, Ölümcül Oyuncaklar derken bir dönem tüm bu kurgularla alakasız bir türe, Yeraltı Edebiyatına merak sardım. Chuck Palahniuk ve Jack Kerouack en sevdiğim Yeraltı Edebiyatı yazarlarıdır, hala da arada açar eski kitaplarında göz gezdiririm. Son olarak bana romantik komedi dünyasını sevdiren Sophie Kinsella’yı da eklemeden geçemeyeceğim, en sevdiğim yazarlardan biridir. En başta söylediğim gibi, kitaplar konusunda daldan dala gezen biriyim. Bambaşka türleri sever ve okurum, hepsinde de kendimden bir şeyler bulurum.

Sizde genç yazarlara ilham olan yazarlardan birisiniz. Gelecek de yazar olmak isteyen gençlere ilham oluyorsunuz. Bir yandan da yoğun ve yorucu bir hayatınız var, her insan gibi sizin de dinlenmeye ihtiyacınız oluyordur. Rahatlamak için ne yapıyorsunuz?

Elbette, yazmak ve fuarlarda okurlarımla buluşmak mental olarak ne kadar güzel olsa da fiziksel olarak insanı yoran süreçler… Fuarlar sebebiyle fazla seyahat ettiğim ve seyahatlar dışında da bütün gün bilgisayar başında yazı yazdığım için çok fazla boyun ağrıları yaşıyorum ve bu sebeple aylardır fizik tedavi görüyorum. Ara ara spor yapmaya, bir yoga rutini oluşturmaya çalışıyorum. Spor da yoga da insanı hem mental hem fiziki olarak dinlendiriyor bence.

Sizi ne iyi hissettirir? 

Seyahat etmek, yeni şeyler öğrenmek, yeni kültürleri tanımak, çizgi roman okumak ve sokak hayvanlarını beslemek…

Karantina serisi romantik kitaplarınızdan sonra yazdığınız ilk genç kurgu serisi, genç kurgu yazmaya nasıl karar verdiniz?

İlk romanlarım Sophie Kinsella hayranlığımdan gelen ilhamla hep romantik komediydi fakat yazdıkça kendi tarzımı ve yazmayı gerçekten istediğim kurguları aramaya başladım. Karantina’nın konusu aklıma geldiği ve kafamda kurgulamaya başladığımda genç kurgu ve gizem temalı bir roman yazmanın beni ne kadar heyecanlandıracağını anladım.,

Kitaplarınızın seri olması sizi zorluyor mu? Özellikle Karantina serisi 5 kitaptan oluşuyor, seriyi devam ettirme konusunda zorlandınız mı?

Karantina’yı yazmak bir yerden sonra 4 başrolün değil de 4 arkadaşımın hikayesini yazmaya döndü benim için. Zeynep’i, Onur’u, Burak’ı ve Mert’i o kadar iyi tanıyordum ki onları yazmak ezbere bildiğim bir metni yalnızca bilgisayara geçiriyormuşum gibi hissettirdi.

Romanlarınızın sinemaya uyarlanması fikri size neler hissettiriyor?

Kesinlikle çok heyecan verici bir ihtimal. Daha önce Karantina serisi için piyasadaki birçok yapım şirketinden teklif aldık fakat henüz bir karara bağlayamadık ama ihtimali bile çok heyecan verici. Şimdilerde ise bir diğer romanım 3391 Kilometre’nin sinema uyarlaması için Ömer Faruk Sorak ve Böcek Film ile çalışmalara devam ediyoruz.

Daha önce senaryo eğitimi alacağınızdan bahsetmişsiniz, karşımıza yazdığınız bir senaryo ile çıkacak mısınız?

Şu anda bir senaryo eğitimi alıyorum fakat önceliğim romanlar. Senaryo eğitimine bir hobi gözüyle bakıyorum aslında.

Bence okurlarınız sizin senaryo yazmanızı ve ilerlemenizi dört gözle bekliyordur. Aynı zamanda kitaplarınızın filmlere uyarlanmasını da çok istiyorlar. 3391 Kilometre kitabınızın sinemaya uyarlanması çok heyecanlandırmıştır. Kitaplarınızdan 3391 Kilometre’nin sinema filmi projesi nasıl gidiyor?

Şu anda her şey güzel gidiyor. Yakında oyuncularımızı duyuracak ve çekimlere başlayacağız.

Romanlarınız okuyucularınız için kimi zaman başka bir ütopya da geçiyor, kimi zamansa onlara çok yakın hayatlar içeriyor. Romanlarınızda gerçek olaylardan mı esinleniyorsunuz?

Neredeyse hiçbir zaman gerçek olaylardan esinlenmiyorum fakat gerçek detaylardan esinlendiğim çok oluyor. Kitaplarımın içine kendi hayatımdan ufak detaylar yerleştirmeyi çok seviyorum. Onun dışında kurgunun bütününü hiçbir zaman gerçeğe dayandırarak kurmuyorum.

Yazarken nelerden ilham alıyorsunuz?

Müzik dinlemekten, seyahat etmekten ve seyahat ederken diğer insanları gözlemlemekten çok ilham alıyorum.

Son çıkan kitabınız Kalp Muhafızı konu ve tarz olarak diğer kitaplarınıza göre ayrılıyor, çizginizin dışına çıkmışsınız. Romanınızı yazarken ne düşündünüz, hayranlarınızın bu duruma tepkisi ne oldu?

Okurlarım tarzımın çok dışına çıkan bir kurgu yazdığımı duyduklarında çok heyecanlandılar aslında. Onların heyecanı bende ufaktan bir endişe yarattı, “Acaba becerebilir miyim?” minvalinde ufak çaplı bir anksiyete yaşadım diyebilirim fakat kitap çıkalı henüz 2 hafta olmasına rağmen çok güzel yorumlar alıyorum.

Okuyucularınız son romanınız bu yıl içinde çıkmasına rağmen gelecek eserinizi heyecanla bekliyor. Peki yeni kitabınızda bizi neler bekliyor?

Bir sonraki romanım Kalp Muhafızı’nın devam kitabı olacak, daha sonra ise Enkaz Altındakiler’in devam kitabını yazacağım ve sonraki kitabım yepyeni bir kurgu olacak.

Söyleşimize katıldığınız için çok teşekkür ederiz Beyza Hanım. Bizim için çok güzel geçti. Yeni kitaplarınızı ve projelerinizi dört gözle bekliyoruz.

Yazar: Beyza Eker

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Aleyna Tilki’nin NASA’ya çağrısı sosyal medyayı karıştırdı!

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.